Ricam 😊

Sevgili türkü dostları. Youtube kanalımda video kayıtlarım bulunmaktadır. Kendim çalıp söyleyerek amatör çalışmalarımdır. İzlemenizi ve kanalıma abone olmanızı rica ediyorum. Destek olacağınızı ümit ediyorum. Teşekkürlerimi sunarım. Tufan ÖNER

Bitlis' te beş minare türküsünün hikayesi

1.Dünya Savaşı yıllarında Bitlis nüfusu ortalama otuz bin kişiyken, savaşın başlamasıyla yaşanan göçlerle nüfus üç bine düşmüştür. Baba-oğul cepheye savaşa giderler. Savaştan sağ salim dönünce beraber bir tepeye çıkarlar. Bitlis görünmektedir bu tepeden fakat baba nedendir bilinmez;Bitlis'e bakamaz ve sorar. Bitlis'te ne kalmış evlat diye. Oğlu bakar ve Bitlis'te beş minare kalmış baba demiş. Bunun üzerine baba herkesçe bilinen Bitliste beş minare türküsünü yazmıştır.

Hastane önünde incir ağacı türküsünün hikayesi

Genç delikanlı komşusunun kızıyla beşik kertmesidir. Askerlik vazifesini yapıp evleneceklerdir. Askere gider ve burada ince hastalığa yakalanır. Hava değişimi için Yozgat'a gönderilir. Fakat kızın ailesi görüşmelerine izin vermez. Hastalığı ilerleyen genç İstanbul da tedavi için hastaneye yatar. Kaldığı oda dan hastane bahçesindeki incir ağacı görünmektedir. Delikanlı burdan ilham alarak bu türküyü yazmıştır. Daha sonra hastalığa yenik düşüp vefat etmiştir. Cenazesi Yozgat'a götürülememiş İstanbul'a defnedilmiştir.

Türküler

Türküler, türkülerimiz... Duygularımızı hislerimizi anlatan türküler. Yeri geldi sevinçlerimizi türkü yaptık, yeri geldi hüzünlerimizi. Yeri geldi kahramanlıkları. Kisacası tüm hislerimizi türkülerle anlatırız biz. Biz diyorum, biz türkü dostlarına hitaben. Kültürümüzün en önemli parçalarından olan türküler malesef eskisi kadar ilgi görmez oldu. Türkülerimiz unutulur, dinlenmez, söylenmez oldu. Sevgili okurlarım. Biz türkü dostları kültürümüzü, türkülerimizi unutturmayalım. Türkülerimiz ve deyişlerimizi sadece belirli bir kısma değil, herkese hatırlatıp dinletelim. Türkülerimiz yok olmasın... Saygılarımla.

Mutlu yıllar

Yeni yil, yeni umutlarin baslangicidir. 2017 yilinin ulkemize ve tum insanliga huzur, mutluluk ve baris getirmesini diliyor; yeni yilinizi kutluyorum.

MÜNACAT DUASI(GÜLBENGİ)

Bu gün sizlere çok hoşuma giden bu duayı paylaşmak istedim. Esirgeyen Bağışlıyan Allah’ın Adıyla Ey yüce Allah’ım Sana hamd olsun ki bizleri sana kul, Habib’in Muhammed Mustafa’ya ümmet Ali’yyül Murtaza’ya talip ve soyuna taraf kıldın Yarabbi. Hatice-i Kübra ve cennet Seyyidesi Fatma-tül Zehra’nın Hürmetine, rahmetini bizlerden esirgeme Yarabbi. Rahman ve rahim olan adın yüzü suyu hürmetine, İmam Hasan ve şehitler şahı İmam Hüseyin’in sevgisi ile gönüllerimizi nurlandır Ya ilahi. Hüseyin ve Zeynep’in hakkı hürmetine, bizleri onların dostlarından ve izleyicilerinden Pir Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli saklaya, bekleye, göre, gözete, neyleyim, ne diyeyim dedirtmeye… Hastalara şifa, dertlilere deva, evlat isteyene hayırlı evlat, devlet isteyene hayırlı devlet ihsan ede. Deryada, denizde, sahrada, çölde, girdapta, zorda kalıp da ya Ali çarımıza yetiş diyenin,carına, imdadına yetişesin. Darda buğda koymayasın. Ya ilahi Eşimizin, dostumuzun, talibimizin, cemi cümlemizin ağız tatları bozulmaya.Elem keder görmeyeler. Ali’nin inayetinden Muhammed’in şefaatinden mahrum kalmayalar. Âlimlerin, Kamillerin, Ariflerin, Pirlerin himmetine nail eyle. Nuru Neb-i Kermi Ali Pirimiz Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli Gerçeğe hüü.

Uyan Sunam Uyan Derin Uykudan Türküsünün Hikayesi

Türkülerimizin hepsinin ayrı bir hikayesi var. Bu gün ki türkümüzün hikayesi baya bi buruk. Buyrun okuyalım:

Türkünün yazarı Fahri KAYAHAN; eşi Suna’ya aşıktır. Bu aşk o denli büyük ki, o zamanlar ayıp karşılanmasına rağmen eşine seni seviyorum diyebilmiştir rahatlıkla. O zamanlarda kadınlar hamamda eğlence düzenleme kültürü vardır. Suna da bir gün hamamdayken yakın arkadaşı Neriman, Suna’nın sırtındaki beni görür. Kocasına bundan bahseder. Aradan zaman geçer, Fahri  Neriman’ın kocasıyla karşılaşır. Tartışmaya başlarlar. Neriman’ın kocası ‘’ ben senin karının sırtındaki beni biliyorum’’ der. Fahri’nin içi içini yer. Gider Suna’ya olanları anlatır. Suna olanı biteni anlatır. Lakin Fahri’nin aklında sürekli bu konu kalmıştır. Bir akşam sofrada tartışırlar ve Fahri evden gider. Sabah geldiğinde o korkunç manzarayla karşılaşır. Suna kendini asmış ve bir not bırakmıştır. ‘’ kusura bakma beyim ama kaç gündür kafanda dönen soru işaretinin sebebini bilmekteyim ve kendimi temize çıkarmak için başka yol bulamadım. Şunu bil ki sana hiç ihanet etmedim…’’

İşte türkünün çıkış hikayesi budur can dostlar. Tufan ÖNER yorumuyla dinlemenizi rica ederim.

Tufan ÖNER- Uyan Sunam Derin Uykudan Dinlemek İçin Tıklayınız.